TEMSİLCİLER KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ
Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu HDF, 30 Kasım 2013- 01 Aralık 2013 tarihleri arasında Frankfurt Green Hotel 'de Temsilciler Kurulu toplantısını yoğun bir katılımla gerçekleşmiştir.
Temsilciler Kurulu toplantısına Federasyon üyesi Dernek Başkanları, Bölge Örgütleri Temsilcileri, Büro Temsilcileri, Denetleme Kurulu Üyeleri katılmışlardır.
30 Kasım. 2013 Cumartesi
1. Raporların sunumu
HDF GYK çalışma raporu sunumu yapıldı
Mali raporun sunumu yapıldı
Raporlar üzerine genel görüşme yapıldı
HDF örgütlenmesinin ve örgütlerinin durumu görüşüldü
Yerel örgütlerin ve Bölge örgütlerinin HDF' ye karşı sorumlulukları vurgulandı
Yerel Örgütlerin, Bölge Örgütlerinin, büroların HDF tüzüğüne uyma zorunluluğu belirtildi.
2.Almanya’da göç politikası, Koalisyondan beklentilerimiz:
a-Kamu sektörü:
Kamu sektörünün her alanında göçmen sayısı artırılmalı
Yaş sınırı konulmamalı, asgari kota uygulanmalı
Özellikle orta ve üst düzeyde yönetici kadrolarında bu kotalar geçerli olmalı
İş görüşmelerinde tarafsız kişiler yer almalı
b-Alman vatandaşlığı, çifte vatandaşlık
Doğum yeri aranmadan herkese çifte vatandaşlık hakkı verilmelidir
Önceden alınmış vatandaşlık hakkı geri alınmamalı
Yerel seçimlerde herkese seçme hakkı verilmeli
Uyum Kurulları kaldırılmalı
01-Aralık 2013
1.Yerel örgütlerin çalışma raporları
Yerel Örgütler 2013 yılı çalışma raporları sunuldu.
2.Türkiye`deki siyasal gelişmeler
CHP Avrupa Örgütlenmesi sorunu CHP Genel Merkezine iletilecek
Yeni bir düzeltme yapılana kadar CHP Destekleme Gruplarıyla çalışmalar askıya alınacak:
3-İç Tüzük önerileri
İç tüzük değişiklikleri kabul edildi
Hakem Kurulu kurulması kabul edildi.
Gelecek HDF Genel Kurulu çalışmaları görüşüldü.
İsmail EREN
HDF Genel Başkanı
AKP HÜKÜMETİ İSTİFA ETMELİDİR
Türkiye Cumhuriyeti, AKP iktidarı döneminde ve AKP'nin üst yönetiminin, bakanlarının, bakan çocuklarının, devlet bankası genel müdürünün, AKP'li Belediye Başkanının içinde bulunduğu görülmemiş bir yolsuzluk ve rüşvet utancını yaşamaktadır.
Bu yolsuzluk ve rüşvet skandalında adı geçen İçişleri Bakanı Muammer Güler, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, AB'den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış soruşturmanın hukuksal bir sonuca ulaşması için bakanlık görevlerinden istifa etmelidirler.
Ortaya çıkan bu soygunun ve rüşvetin ucu Başbakanın oğlu Bilal Erdoğan'ın ve aile bireylerinin yönetiminde olduğu Vakfa kadar, uzanmaktadır.
İçişleri Bakanının kendisinin de bu rüşvet suçlamasında adı geçmesi nedeniyle, Cumhuriyet Savcılığının İçişleri Bakanına bilgi vermemesi gibi hukuk dışı bir gerekçeyle yasadışı soygun ve rüşvet suçlarını kapatmaya çalışılması kabul edilemez.
Adalet Bakanının İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ile özel bir görüşme sonucu soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı yerine hükümetin istediği savcıları devreye sokmaları soygun ve rüşvet soruşturmasının hükümetçe ortadan kaldırmayı amaçladığını tüm dünya ve Türkiye Kamuoyu ibretle ve kuşkuyla izlemektedir.
Emniyet görevlilerinin, baskınlara katılan polislerin ve 24 Daire başkanının içişleri bakanı emriyle görevden alınmaları içişleri bakanının suçluluk telaşıdır.
Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu HDF olarak bu soygun ve rüşvetin hukuk kuralları içerisinde açıklığa kavuşabilmesi için bu suçlamanın odağında bulunduğu iddia edilen AKP Hükümetinin istifa etmesi için tüm Türkiye'de ve Avrupa'da hukuktan yana tüm kurum ve kuruluşları tavır almaya çağırıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Yıldız AKALIN
Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu - HDF -
Genel Başkan Yardımcısı
Balbay Özgür
EVET AMA YETMEZ
Silivri Toplama Kampı, dünya tarihine geçen bir 21. Yüzyılın utanç sembolüdür.
Türkiye, kanıtsız, hukuk kurallarının işlemediği, çağdaşlığın, özgürlüğün, tek adam diktasına teslim edilerek hak etmediği bir süreçten geçmektedir.
Yazarlar, gazeteciler, milletvekilleri, aydınları ancak faşizmin ve diktatörlüğün geçerli olduğu ülkelerde görülen bir polis devleti zorbalığı ile tutsak edilmişlerdir.
Bu aydınlardan biri olan Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından ve Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, dört yıl, iki yüz yetmiş yedi gün kanıtsız, özel yetkili siyasallaşmış yargı kararlarıyla tutsak edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin verdiği kararla Mustafa Balbay bugün özgürlüğüne kavuşmuştur.
Bu kararı geç kalmış bir hukuksal karar olarak nitelerken Mustafa Balbay'ın özgürlüğünün mutluluğunu paylaşıyoruz.
Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu HDF olarak; aydınlıktan yana Türk Halkının,dostumuz Mustafa Balbay'ın, iki hafta önce gazetecilere özgürlük eylemimizde aramızda olan Sayın Gülşah Balbay'ın sevgili kızı Yağmur'un ve sevgili oğlu Deniz'in bu mutlu günlerinde sevinçlerini ve buruk mutluluklarını paylaşıyoruz.
Mustafa Balbay'ın özgürlüğüne evet ama yetmez. derken, Tüm aydınlara, gazetecilere, milletvekillerine askerlere de özgürlük istiyoruz.
Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!
Yıldız AKALIN
Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu HDF
Genel Başkan Yardımcısı
Öğretmenler Günü
ÖĞRETMENLER GÜNÜ( 24 kASIM 1928):
Cumhuriyetimizin en önemli devrimlerinden birisi de 1 Kasım 1928 tarih ve 1353 sayılı yasa ile kabul edilen harf devrimidir.Bu yasa ile başta Atatürk'ün sofrası olmak üzere Türkiyenin her yerinde okuma yazma seferberliği yapılmıştır. O yıllarda okuma yazma oranı Türkiye'de erkeklerde %7, kadınlarda %1 seviyesinde idi.
Türk Milletinin Çağı yakalaması ve muasır medeniyetin üstüne çıkması için ''Millet Mektepleri'' kurularak halkın aydınlanmasına çalışılmıştır. Bakanlar Kurulu 11 Kasım 1928 yılında,M.Kemal Atatürk'e '' Millet Mektepleri Başöğretmenliği'' ünvanı verilmesini karara bağlamıştır. Bu ünvan 24 Kasım 1928 de ''Millet Mektepleri Talimnamesi''nin yayımlanması ile resmileştirilmiştir.
Atatürk'ün doğumunun 100.ncü yılı olan 1981 yılında ülke çapında Başöğretmen olduğunun yıl dönümlerinde ülke çapında kutlanmaya başlamıştır.
Ulu önder M.Kemal Atatürk'ün deyimi ile Düşünceleri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştiren öğretmenlerin bu anlamlı gününü kutlar, Ülkemize ve milletimize iyilikler getirmesini dileriz.
'' İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz, İtiraf etmeli ki O milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. '' M. Kemal Atatürk.
HDF YK Üyesi
Erdogan Mutlu
Hürriyet Gündem
Mustafa Balbay'ın koğuşu Almanya'da
CHP'nin tutuklu İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'ın özgürlüğü için Frankfurt'ta bir etkinlik gerçekleştirildi. Kentin en büyük meydanında gerçekleştirilen etkinlikte Balbay'ın kaldığı hücrenin aynısı sergiye açıldı. Etkinliğe çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi, gazeteci ve yazar katıldı.
Etkinliğe Fazıl Say, Genco Erkal, Zeynep Oral, SPD milletvekilleri Oli Niessen ve Turgut Yüksel de katılarak destek mesajları verdi.
Tutuklu gazeteciler raporunu hazırlayan milletvekillerinden Nurettin Demir etkinlikle ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi: "Bu hücrenin birebir yapılması, kullandığı eşyalar, sazı, notları, kitaplarıyla Almanya'da sergileniyor oluşu özgürlük mücadelesi açısından çok etkileyici. Gülşah Balbay'ın açıklamaları çok yerinde ona destek vermek Çok duygusal anlar yaşadık ancak Türkiye'deki faşizan ve diktatoryal yönetimin Avrupa'da duyurulması açısından çok etkili oldu. Türkiye'de acı çeken insanlarımızın sesini duyurma şansımız oldu. Çok anlamlı ve etkileyici bir etkinlik oldu. Umarim Türkiye'nin daha özgür daha demokratik olmasına katkı sağlar."
Alman basının yoğun ilgi gösterdiği etkinliğe Mustafa Balbay'ın eşi Gülşah Balbay da katıldı ve bir konuşma yaptı. Balbay'ın hücresi önümüzdeki günlerde Almanya'nın ve Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde sergilenmeye devam edecek.
Zeynep Oral
Zeynep Oral/Cumhuriyet
Hayat korkunç! Hayat muhteşem! İnsan, yeryüzünün en vahşi, en acımasız yaratığı! En harikulade, en yaratıcı olan da! Frankfurt’tayım ve birkaç saat arayla cehennemle cennet arasında gidip geliyorum!
Kentin orta yerinde Opera Meydanı’nda, Mustafa Balbay’ın tecritte olduğu dönemdeki hücresi bire bir ölçekte kurulmuş! Tıpatıp aynısı: 6 metrekare! Millet kuyruğa girip içini görüyor. Buradaki insanların aklı almıyor Türkiye’de yaşananları. Hücrenin çevresinde, pankartlar, çiçekler ve Balbay’a mektuplar… Ziyaretçilere Balbay’ın “Yargıtatör” kitabının Almancası dağıtılıyor. Almanya’dan ve Türkiye’den milletvekilleri, sanatçılar… Tek konuşmacı var: Gülşah Balbay. Yaşadığımız süreci anlatıyor. Yanında Yağmur. Ana kız metanet, azim ve cesaret örneği… Dinmeyen bir umutla yalnız kendi yaşadığı değil, Türkiye’de binlerce ailenin yaşadığı haksızlığa ve hukuksuzluğa vurgu yapıyor.
Almanya Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu’nun (HDF) on kitle örgütüyle düzenlediği bir etkinlik bu… Amaç: Hangi görüşten olursa olsun, gazetecilik yaptıkları için tutuklananlara; düşünce ve ifade özgürlüğüne dikkati çekmek.
Frankfurt’ta, Opera Meydanı’nda saat 16.00. Türkiye’deki hukuksuzluk cehenneme dönüşüyor.
‘Yıkan da yaratan da biziz’
Aynı kent, aynı meydan… Saat 20.00’ye yaklaşırken, telaşlı adımlar çoğalıyor… Bu kez kalabalık o görkemli opera binasından içeri akıyor…
2 bin 500 kişilik muhteşem bir salon. Tek boş koltuk yok. Sahnede Wuppertal Senfoni Orkestrası ve Wuppertal Opera Korosu yerini aldı. Solistler yerlerini aldı. Fazıl Say, piyanosunun başına geçti. Şef İbrahim Yazıcı ellerini, orkestraya ya da gökyüzüne uzattı… Ve Anadolu’dan esen bir rüzgâr bizi sarmaladı. Tanrı’nın ölümlü kulları olarak soluğumuzu tuttuk… Nâzım’ın dizeleri, Fazıl’ın müziği… Artık cennet yeryüzündeydi!
“Nâzım Oratoryosu”nu bugüne değin çok dinledim. İstanbul, Ankara, Aspendos, Efes Antik Tiyatro ve Moskova’da... Ama dün akşamki farklıydı. Belki de bugüne kadarkilerin en görkemlisiydi.. Salonun özellikleri, olağanüstü akustik, Alman orkestra, Alman koro, Alman bariton Thomas Laske… Elbet Türkçe söylüyorlardı: Gerek koro gerek solo tüm Türkçe dizelerin Almanca çevirisi, arkadaki dev perdede Almanca üstyazıyla geçiyordu. Üç küçük solist çocuk da Alman ve Uzakdoğuluydu.
Hasret, tutku, insanlık onuru
Ama belki de en büyük fark dinleyicinin olağanüstülüğüydü. Hasret, özlem, tutku, kıvanç, insanlık onuru… Tümünü yüklenip gelmişlerdi. Genco Erkal’ın yorumladığı her şiire anında tepki veriyorlardı. İzleyicinin coşkusu karşısında Genco Erkal da coştukça coşuyordu!
Soprano Banu Böke, benim için yeni bir keşif oldu. Wuppertal Operası solisti (daha önce Köln Operası’nda çalışmış, belli başlı önemli roller oynamış) sıcacık sesiyle dinleyici büyüledi.
İbrahim Yazıcı orkestrayı kanatlandırdı. Fazıl Say, piyanosuyla bütünleşen afacan bir çocuk gibiydi. Konserin her anı sonsuz bir yoğunlukta, derinlemesine yaşanıyordu. (Konser sonrasında Fazıl Say da “Benim için en güzel Nâzım oratoryolarından biriydi” diyecekti.)
‘Tüm salon ayağa fırladı’
“Nâzım Oratoryosu” yine Anadolu’dan esen rüzgâr sesiyle sona erdiğinde tüm opera salonu ayağa fırladı, alkış kesilecek gibi değildi… Ben bütün gün yaşadıklarımı düşünüyordum:
Gecenin açılışını Frankfurt Belediye Başkanı Peter Feldmann yapmış, Fazıl Say’a teşekkür etmişti. Alkış bitmiyordu. Bu geceyi gerçekleştiren Hessen Türk Toplumu’ydu. Kuruluşunun 20. yılını Fazıl Say’a onur ödülü ve bu konserle kutluyorlardı. Bir avuç insanın sonsuz çabası ve fedakârlığıyla… Başkan Erhan Songün’ün deyişiyle tek tük sponsorluk, birkaç da küçük bağış dışında, bu iş bilet satışlarıyla karşılanmıştı. Alkış bitmiyordu…
Neden sonra ortalık durulup salon boşaldığında Opera Meydanı’nda bir türlü dağılmayan gençler bir ağızdan tempo tutuyorlardı: “Bizi de Fazıl Say! Bizi de Fazıl Say!”… Bilmem Türkiye’den duyan oldu mu?
Balbay’ın hücresinden, “Nâzım Oratoryosu”na uzanan süreçte Şair çok haklıydı. Tıpkı o gün gibi bugün de: “Yıkan da, yaratan da biziz / yıkan da yaratan da biziz bu güzelim, bu yaşanası dünyada.”