FRANSA’YI KINIYORUZ!
Fransız Parlementosu’nun sözde Ermeni Soykırımını reddedenler için kabul ettiği yasa, demokrasiye, hukuka ve düsünce özgürlüğüne yapılan bir darbedir ve bir demokrasi ayıbıdır.
Avrupa Adalet Divanının 17.04. 2004 tarihli kararına göre Fransız Parlementosunun kararı hukuken geçersizdir.
ERMENİ SOYKIRIM İDDİALARININ HUKUKEN GEÇERSİZ OLDUĞUNU ORTAYA KOYAN AVRUPA ADALET DİVANININ KARARI :
Bu dava, AAD'nın birinci dairesi tarafından 17 Aralık 2003 tarihinde Esas No: T-346/03 kararı ile ret edilir. Ermeni diasporası bunun üzerine temyize gider ve AAD'nın dördüncü dairesinde görülen temyiz davası, 17.04.2004 tarihinde, C-18/04 P Esas nolu nihai karar ile yeniden reddedilir ve bu nihai kararla Ermeni diasporası ayrıca 30.bin Avro'luk mahkeme masrafını da ödemeye mahkûm edilirler.
AAD kararına rağmen çıkan yasayla Fransa’da sözde ermeni soykırımı kabul etmeyene bir yıla kadar hapis ve 45.000 € ya kadar para cezası öngörüyor.
Kendi iç siyaset sorunlarını, başarısızlıklarını seçim rantı sağlamak için böyle bir yönteme başvuran Sarkozy aslında Fransa’yı küçük düşürmüştür. Basta Fransa olmak üzere Türkiye’ye karşı düşmanca tertipler içinde bulunan ülkelerle mücadele tüm sorunlarımızda olduğu gibi çözüm yerine boş sözlerle halkımızı uyutan AKP ile verilemez.
Sıfır sorun sözüyle, sorunlu bir dış siyaset, sorunlu bir ülke yaratan AKP Hükümetinin bu sorunda da çözüm üretemeyeceği inancıyla bu soruna yurtseverlik, demokrasi ve barışsever duygularla biz sahip çıkacağız.
Türkiye’de Avrupa’da ve diğer ülkelerde yaşayan yurttaşlarımızın Fransız mallarını boykot ederek ilk somut tepkiyi koymuş oluruz.
Bu konuda yapılacak tüm demokratik etkinliklerde birlikte olmamız gerektiği inancıyla tüm demokratları, demokratik kitle örgütlerini ortak mücadeleye çağırıyoruz.
İsmail EREN
HDF Genel Başkanı
Özgürlügün ve baĝımsızlıĝın simgesi; Uĝur Mumcu
19 Yıl önce bugün Uĝur Mumcu aramızdan ayrıldı.
Korkaklar, katiller sinsi bir tuzak sonucu öldürdüler aydınlık mücadelesi veren yiĝit gazeteciyi.
Türkiye´nin içinden geçtiĝi bu süreçte baĝımsızlıĝı, özgürlüĝü ve hukukun üstünlüĝünü esas almış Uĝur Mumcu´ya Türkiye´nin ne kadar ihtiyacı olduĝunu görmekteyiz.
Uĝur Mumcu "özgürlüĝün ve baĝımsızlıĝın" bir simgesidir.
Gazeteciliĝinin büyüklügü yazılarında laf ebeliĝi yapmaması ve savunduĝu deĝerlerden gelmekteydi.
Uĝur Mumcu´yu "büyük" gazeteci yapan deĝerleri;
- Adaletli ve cesur bir savcı gibi hırsızların ve katillerin peşinde iz sürüyordu. Bu onun "hukukçu" luĝundan kaynaklanan bir özellikti.
- Gerçek bir "lider" gibi kararlı ve inançlı bir tutum sergilyordu. Dönemin adamı olmak, kalemini satmak gibi ucuz ve basit hesapların adamı olmayacak kadar karakter ve kişilik sahibiydi.
- Saĝlam bir devrimciydi.
Günümüz medyasına baktıĝımızda Uĝur Mumcu olmak kolay deĝil diyebiliyoruz. Uĝur Mumcu´ların kolay çıkmayacaĝınıda düşünüyoruz.
Katillerinin bulunması arzusu ve beklentisiyle Uĝur Mumcu´yu saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Erdal TEKİN
HDF Yönetim Kurulu adına
SIRA MUHALEFET GENEL BAŞKANLARINDA MI?
Hiçbir demokratik ülkede olmayan, ama Türkiye’de ileri demokrasi kandırmacasıyla AKP İktidarına ve köktendinci bir tarikata muhalif olanların sindirilmesi için kullanılan Özel Yetkili Mahkemeler; yazarları, bilim adamlarını, gazetecileri, siyasi parti başkanlarını uydurma ve gizli tanık yalanlarıyla özgürlüklerini kısıtlayarak tutuklamışlardır.
Hitler dönemini hatırlatan toplama kamplarında kurdukları mahkemelerde üç yılı aşkın süredir ne ile suçlandıklarını bilmeyen bu insanları insanlık dışı koşullarda psikolojik baskı altında tutmaktadırlar.
Her geçen gün yeni ve uydurma suçlamalarla toplumda saygın kişiler tutuklamalarla ülkeyi baskı altını alarak Türkiye’yi bir korku ülkesi durumuna getirmişlerdir.
Kitabı bombayla eş tutan ve basılamamış kitabı yasaklayan bu mahkemeler
Evrensel hukuk kuralarını çiğnemektedirler.
Son olarak, bu Özel Mahkemenin özel savcısı Ana Muhalefet Partisi Sosyal Demokrat Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığını kaldırarak yargılanmasını istemiştir.
Başbakanın da onayladığı bu demokrasi ayıbını şiddetle kınıyor, tüm demokrat kişi ve kuruluşları insan haklarına, hukuka sahip çıkmasını ve yargının siyasallaşmasına tavır almasını öneriyor ve bekliyoruz.
İsmail Eren
HDF Yönetim Kurulu adına
CHP KURULTAYI: AYDINLIK VE UMUT KURULTAYI
Kurultaylar çağdaş siyasal partilerin en geniş tartışma, geleceğin hedeflerinin belirlendiği, iktidar rotasının çizildiği buluşmalarıdır. HDF kurulduğu günden bu yana Türkiye’deki sosyal demokrat hareketle, CHP ile eleştirisel dayanışma içinde bulunmuş, CHP’nin mücadelesine hep destek vermiştir. Bu çalışmalar gelecekte de sürdürülecektir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 18.12.2010 tarihinde gerçekleştireceği bu kurultayı, tüm yurtta emekçi, emekli, işsiz, yurtsever tüm kesimlerde heyecan yarattı. Avrupa’daki sosyaldemokrat Türklerin üst örgütü olan HDF’nin üyesi arkadaşlarımızda da bu heyecan ve iktidar yürüyüşüne katılma arzusu üst düzeydedir.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDF Genel Merkezini Berlin’de ziyareti ile başlayan HDF-CHP ilişkilerinin yeni dönemi, HDF Genel Başkanı Ahmet İyidirli ve Genel Başkan Yardımcısı Necip Şahin’in CHP kurultayına katılmaları ile yeni bir boyut kazanacaktır. Bu iki kuruluş arasındaki ortak çalışmaların temel amacı 2011 seçimlerinde CHP’nin iktidar olmasıdır. HDF bu alanda gerekli tüm çalışmaları yapacak, yapılacak çalışmalara destek verecektir.
HDF olarak 18 Aralık 2010 kurultayının CHP’nin iktidara yürüyüşünün başlangıç tarihi, ülkemizin üzerindeki karanlık bulutların kaldırılacağı bir umudun ışığı olmasını arzuluyoruz. Bu kurultayda yol arkadaşlarımızla birlikte olacağımızın heyacanı içinde CHP’li tüm kardeşlerimize, mücadele ve yol arkadaşlarımıza başarılı, birlikte aydınlığa koşacağımız bir kurultay diliyoruz.
Necip Şahin
HDF Genel Başkan Yardımcısı