Cumhuriyet Gazetesi - Mustafa Balbay: "Yurtdışındaki Yurttaşlarımız..." 10.07.2014

Yurtdışına kaçabiliriz diye bizi yıllarca tutsak edenler de duysun ki; 4 günlük yurtdışı
gezisinin son gününde bir an önce Türkiye’ye dönmek için sabırsızlandık.
Almanya’daki yurttaşlarımızın kurduğu ilk sosyal kurumlardan biri olan Halk
Dernekleri Federasyonu (HDF) yöneticileri, Silivri günlerinde iki kez bütün zorlukları,
Dışişleri bürokrasisini aşıp ziyarete gelmişti. O gelişlerde ısrarla aldıkları sözlerden
biri şuydu:
- Özgürlükte ilk yurtdışı gezini bizim etkinliğimiz için yapacaksın.
Mart ayında mahkemenin “yurtdışına çıkış yasağı milletvekilliği yapmaya engeldir”
kararı vermesiyle bu yasak da kalktı, sözümüzü tuttuk.
HDF’nin Berlin, Bielefeld, Münih ve Frankfurt’ta düzenlediği toplantılara konuşmacı
olarak katıldık. Her kentte yurttaşlarımızla ve randevu olanakları ölçüsünde Alman
yetkililerle konuştuk. Eşimle birlikte yaptığımız gezinin Frankfurt bölümünde,
Türkiye’deki hukuksuzluğu uluslararası alana taşımak için Silivri hücrelerinin tıpkısını
yapıp sorunu herkesinin gözünün içine sokanlara da ayrıca teşekkür etmek istedik.
***
4 Almanya şehrinden her biri aklımda değişik özellikleriyle kalmıştı. 7 yıl aradan
sonra ilk gidişte genel bir heyecansızlık gördüm. Eskiden bu şehirlerin merkezindeki
genel duyurular, “bugünlerde şu kültürel faaliyet var” dedirtiyordu. Bu ayrı bir yazı
konusu...
Konferansların ikinci bölümlerinde yöneltilen sorular Cumhurbaşkanlığı seçimlerine
ilişkin Türkiye’deki tartışmaların tam benzerinin hatta daha ateşlisinin yurtdışında
sürdüğünü gösteriyordu. Yurttaşlarımız gidişi her yönüyle sorguluyor. Genel
değerlendirmemi şöyle paylaştım:
- Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu CHP’nin adayı değil; AKP’nin bugünkü faşizan
gidişine karşı toplumun yüzde 55’ini etrafında toplayabilecek ortak bir uzlaşma
arayışının adayıdır.
- Erdoğan’ın bugün Türkiye’ye verdiği birinci zarar diktatöryal eğilimleri, ikincisi
toplumu kamplara bölmesi, üçüncüsü yolsuzluklardır... Diğerleri sonra gelmektedir.
- AKP’nin izlediği politika İslamcılık değil, mezhepçiliktir. Bunun Türkiye’yi nereye
götüreceğine ilişkin yorum dahi yapmak istemiyorum.
Soruların CHP’ye ilişkin bölümlerinde ise ana hedefin 2015 seçimlerinde iktidara
gelmek olması gerektiğini, Köşk seçimlerinin bu yolun önemli bir kilometretaşı
olduğunu paylaşıp şunu vurguladım:
CHP ilk kurultayının Sivas Kongresi olduğunu kabul etmektedir. Bizim geldiğimiz yer
orasıdır. Gittiğimiz yer de Cumhuriyetin 100. yılında cumhuriyeti kuran felsefenin
iktidarda olduğu bir Türkiye hedefidir.
***
CHP’ye yönelik eleştirilerin en kolay yapıldığı yer, CHP toplantılarıdır.
Bu gerçek yurtdışında da değişmiyor. Gerek CHP’ye gönül verenler gerekse
CHP’nin genel politikasını eleştirip Cumhurbaşkanlığı sürecini de ağır dille
eleştirenler olmak üzere her kesimden soru soruldu. Çok da iyi oldu. İyi bir beyin
fırtınası yaptık. O sorularla birlikte Türkiye’de kökeni cumhuriyet, yönü Anadolu’nun
ortak paydaları olan yeni bir uzlaşma arayışının kaçınılmazlığını bir kez daha
görmüş olduk.
CHP’nin izlediği yolu onaylamayıp daha iyisi olabileceğini düşünenlere şu
düşüncemi aktardım:
Hedefi bugünkü diktatöryal gidişi durdurmak olan tüm çabaları selamlıyorum. Ancak
okları birbirine çevirmeye girişenleri onaylamıyorum.
AKP’ye karşı mücadelesini CHP’nin içinde yapmayı tercih edenlere de Nasreddin
Hoca’nın meşhur fıkrasını anlattım:
Hoca, sokakta yere bakıp aranıyormuş. Komşular sormuş:
“Ne arıyorsun hoca?”
- Yol haritamı kaybettim.
“Nerede kaybetmiştin?”
- Samanlıkta.
“Niye sokağın ortasında arıyorsun?”
- Burası daha aydınlık...

HDF München TDH

HDF Berlin HDB

HDF Frankfurt TDS